Ala harfin [129]
(Ala harfin): Dinin özünde veya merkezinde olmayıp kenarında/ucunda bulunur. Bu, onların dinlerinde sükun ve itminan içinde değil de vesvese/tedirginlik/endişe ve düzensizlik/huzursuzluk/sabırsızlık içinde olmalarından dolayı (yakıştırılmış) bir meseldir. Savaşta ordunun kenarlarında/kuytu taraflarında bulunarak zafer ve ganimet sezdiğinde rahatlayıp bekleyen, aksi durumda ise yüz çevirip giden/kaçan kimse gibi. [130] (... ala harfin): Yani şekk ve riya üzre ibadet ederler, bununla/ibadetle Allah'ın rızasını hedeflemezler. "Şekk üzre" (anlamında olduğu da) söylenir. Arap, sen "harf üzeresin, yani "şekk" üzeresin, der. "Ala harfin" ile ilgili diğer bir söylenti ise onun "kalp ile değil, dil ile (iman, ibadet)" anlamında olduğudur. Hasan'dan şöyle dediği rivayet edilmiş: (Ya'budullahe ala harfin) yani zahiri bir iman, batini bir küfür ile ... (Ala harfin)in "rızık için" anlamına geldiği de söylenir. [131] (Ala harfin) "şekk" demektir, iğreti bir şekilde ayakta duran kişi gibi, ibadette iğreti/isteksiz davranmaktır. Ayetin devamı "harf" üzre ibadet etmenin en güzel tefsiridir. [132] (Ala harfin), kenarından/kıyısından yani şüpheyle... (Her) "harf bir "vecih "tir. Her harfin işaret ettiği bir yön vardır/her harf bir perspektif sunar. Alfabe harfleri "huruf" diye isimlendirilmiştir. Çünkü her harf diğerine benzemeyen bir veçhede yani bir yöndedir/yöne sahiptir, denilmiştir. Mü'min Allah'a her durumda, her halde; nimet, bela, darlık ve genişlikte ibadet eder. Münafık ise Allah'a tek bir durumda ibadet eder ki ayetin siyakı bunu tefsir etmiştir. [133] ... İnsanlardan öyle kimseler de vardır ki, dinin kıyısından ve kenarından tutunarak Allah'a ibadet eder. Bu ayet, Allah'a tam bir güven ve kesin inançla değil de şüphe ve tereddütle ibadet eden kimseleri temsili olarak açıklar.[134] Zemahşeri'nin Esasü'l-Belağa'sında, Firuzabadi'nin Kamus'unda, İbn-i Manzur'un Lisanü'l-Arab'ında konuyla ilgili bu tür ifadelere rastlıyoruz. Görüldüğü gibi "Ala harfin" tabiri; a- kararsızlık b- şüphe/tereddüd c- kıyıdan kıyıya, kenardan dolaşmak d- kalbiyle değil diliyle inanmak gibi anlamları ihtiva etmektedir. Elmalı: Nâstan kimi de Allah'a kıyıdan kıyıya ibadet eder. Çantay; ... (dinin) yalnızca bir taraf(ın)dan (tutup) ibadet eder. Yani şekk ve tereddüd içindedir.[135] D.İ.B., Atay: ... Allah'a bir yar başındaymış gibi kulluk eden vardır. Bilmen: ... Allah'a bir tereddüt üzere ibadet eder. Yavuz: ....Allah'a dinin bir ucundan ibadet eder. Davudoğlu: ... Allah'a uçtan uca ibadet eder (şüphe içindedir). Ateş: ... Kimi de Allah'a bir kenardan, (dinin bütününe inanmadan) ibadet eder. Bulaç: ... Kimi de, Allah'a bir ucundan ibadet eder ... T.D.V: ... Kimi Allah'a yalnız bir yönden kulluk eder. Y. öztürk:... İnsanlardan bazıları da Allah'a kıyıdan kıyıya ibadet eder. A. Öztürk: ... kimi de Allah'a bir kenardan ibadet eder. Koçyiğit: ... Allah'a gönülsüzce ibadet eden vardır ki ... Hizmetli: Allah'a tereddüt içinde kulluk eden insanlar vardır. Varol: ... Kimi de Allah'a bir kenardan (yarım yamalak) ibadet eder. Piriş: İnsanlardan, Allah'a bir uçurum kenarındaymış gibi kulluk edenler vardır. Kararsız, imanla küfür arasında... Türkçe meallerde, görüldüğü kadanyla "Ala harfin" tabirinin neredeyse bütün anlamlarına rastlanmaktadır. Her mütercim, bu tabirin kendince uygun görülen anlamını seçmiştir. Bu, bir yönüyle doğru olmakla beraber, birçok anlamı olan bir kelime ya da ifade kalıbının; yer aldığı metinde, anlam daralmasına uğradığı gerçeğini de göz ardı etmemek gerekir. Daha özcesi, birçok anlamı olan bir kelime, kullanıldığı cümlede ancak birkaç anlamıyla hatta bazen bir tek anlamıyla karşımıza çıkar. Bu kanaat "Ala harfin" tabiri için de geçerlidir. Ayeti bir bütün olarak düşündüğümüz zaman, ayetteki, söz konusu edilen münafık tipolojiye sahip insanların itikadi pozisyonlarının kınandığı; onların menfaat kaygısıyla hareket ettikleri; imanlarını, kazanım ve kayıplarının belirlediği anlaşılmaktadır. Zaten müfessirlerin çoğu da buna dikkat çekmiştir. Bu realiteden hareketle, bizce, "Ala harfin" tabirini bu anlamı yansıtacak şekilde tercüme etmek gerekir. - Allah'a (menfaat) endişesiyle ibadet eden insanlar vardır. - Allah'a inanmakta (menfaatlerinden dolayı) tereddüd eden insanlar vardır. - Allah'a inanmakta (menfaatlerinden dolayı) kararsız kalan insanlar vardır. - Allah'a kalbiyle değil de diliyle (menfaat icabı) inanan insanlar vardır, vb. Örnek: Allah'a inanmakta (menfaatlerinden dolayı) tereddüt eden/kararsız kalan insanlar vardır. Eğer kendisine bir hayır isabet ederse yatışır; eğer bir sıkıntı isabet ederse yüz çevirir...[136]
16.02.2009 tarihinden beri 5566 defa okundu. Son takip: 21.11.2024 - 08:57